Kral Murat ve Bilge Çoban

Kral Murat ve Bilge Çoban

Bir zamanlar, uzak bir diyarda, altın sarayların, berrak ırmakların ve yemyeşil vadilerin bulunduğu bir krallık vardı. Bu krallık, çevresindeki tüm topraklardan çok daha zengin ve gücüyle tanınırdı. Krallığın adı ise “Zümrüd-ü Anka”ydı. Bu güzel toprakların hükümdarı ise Kral Murat adında akıllı ve adaletli bir kraldı.

Kral Murat, halkının huzur içinde yaşamasını isterdi. Her gün sarayına gelen köylüler ve tüccarlarla sohbet eder, onların sıkıntılarını dinlerdi. Fakat bir gün, Kral Murat bir sorunla karşılaştı. Ülkede, her şeyin mükemmel olduğu gibi, iç huzurun da bozulduğunu fark etti. Halk, bir süredir kaygı ve belirsizlik içinde yaşamaya başlamıştı. Nehrin kenarındaki köyde ekinler verimsizleşmişti. Dağların eteklerinde bulunan köylerde ise hayvanlar hasta olmuştu. Kral, bu durumu çözmek için ne yapması gerektiğini bilemiyordu.

Bir gün, sarayın bahçesinde yalnız başına yürürken, bir çoban Kral Murat’a yaklaştı. Çoban, yaşlı ve bilge bir adamdı. Üzerinde yıpranmış, ama bir o kadar da temiz giysiler vardı. Gözleri, derin ve anlamlı bakışlarla doluydu. Çoban, Kral’a selam verdikten sonra, “Sultanım, bu krallığın gerçek sorununu biliyorum,” dedi.

Kral Murat, şaşkın bir şekilde çobana döndü. “Gerçek sorun? Ne demek istiyorsun? Herkes mutluydu, ama şimdi bir gariplik var. Neden bahsediyorsun?” diye sordu.

Çoban, bir süre düşündü ve derin bir nefes aldı. “Sizin krallığınız, çok uzun zamandır dışarıdan gelen zorluklarla mücadele etmekte ama gerçek sorun, iç huzursuzluktur. İnsanlar, kendilerini kaybolmuş hissediyorlar. Neşelerini, umutlarını kaybetmişler. Her şey dışarıda görünürken, içinizdeki huzuru kaybettiniz,” dedi.

Kral Murat, çobanın söylediklerini dikkatle dinledi. “Peki, çözüm nedir? Halkımın kaygılarını nasıl giderebilirim?” diye sordu.

Çoban, gülümsedi. “Sultanım, sorun sadece maddiyatla, zenginlikle çözülmez. Gerçek huzur, içsel bilgelikte ve kalp huzurunda bulunur. Eğer isterseniz, size gerçek bilgeliği verecek bir yol gösterebilirim. Ama bunun için bir koşul var,” dedi.

Kral Murat, merakla “Koşul nedir?” diye sordu.

Çoban, gözlerini uzaklara dikip, “Gerçek bilgeliğe giden yol, bazen en basit şeylerden geçer. Ancak, bu yol yalnızca kalbi temiz olanlar için açıktır. Eğer bu yolu izlemeyi kabul ederseniz, size bir anlatacağım. Bu masalı anlayabilen, huzurun gerçek anlamını keşfedecektir,” dedi.

Kral Murat, bir süre düşündü. Krallığının huzurunu yeniden sağlamak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdı. “Tamam,” dedi. “Bu yolu izlemeye hazırım. Masalını dinlemek istiyorum.”

Çoban, gülümsedi ve gözlerini kapatarak konuşmaya başladı:

Masal: “Altın Çobanın Hikayesi”

Bir zamanlar, uzak bir diyarda, çok büyük bir dağ silsilesinin eteklerinde, küçük bir köy vardı. Bu köyde, zengin olmasa da mutlu yaşayan bir çoban yaşardı. Bu çobanın adı Kadir’di. Kadir, yıllar boyunca sürüsüne özenle bakmış, onlarla vakit geçirmiş, her gün onları otlatmaya götürmüştü. Fakat bir gün, Kadir, dağın zirvesinde bir ışık gördü. O ışık, altın gibi parlıyordu. Kadir meraklandı ve o ışığa doğru yürümeye karar verdi.

Yol uzun ve zorluydu, ama Kadir, altın ışığı görmek için sabırsızdı. Uzun bir yolculuktan sonra, nihayet ışığa yaklaştı. Ve karşısında, altından yapılmış büyük bir kapı gördü. Kapıyı iterek açtı ve içeri girdi. İçeride, sonsuz bir vardı. Ormanın her ağacı altın yapraklarla doluydu, kuşlar ise altın renklerinde şarkılar söylüyordu.

Bir süre yürüdükten sonra, bir adamla karşılaştı. Bu adam, ihtiyar bir bilgeydi. Elinde altından yapılmış bir asası vardı. “Hoş geldin, çoban. Burada altın bir dünya var ama dikkat et, altın sadece dışarıdaki parıltıdır,” dedi bilge.

Kadir, şaşkın bir şekilde, “Ama burası çok güzel, her şey altın! Neden dışarıdaki köyü terk edip buraya gelmedim?” diye sordu.

Bilge, gülümsedi ve “Gerçek zenginlik, burada değil, kalbinde ve yaptığın işte gizlidir. Eğer altınla dolu bu ormanda kalmak istersen, her şeyin sonsuza kadar senin olur. Ama unutma, her altın parıltısı gerçekte sana huzur getirmez,” dedi.

Kadir, bilgeye teşekkür etti ve dağdan geri dönmeye karar verdi. Yolda düşünerek, altın ormanın parıltısının aslında gerçek huzuru vermediğini fark etti. Eve döndüğünde, her şeyin eski haline dönmesinin, sürüsüne olan sevgisinden ve verdiği emekten kaynaklandığını anladı.

Kadir, bir daha asla altının peşinden gitmedi ve köyünde, kalbinde gerçek huzuru buldu.


Çoban, masalını bitirince, gözlerini Kral Murat’a çevirdi. “Gerçek huzur, altın ve zenginlikten değil, içindeki değerlerden gelir. Kadir, dışarıdaki parıltıya aldanmadı ve huzuru kendi içinde buldu. Sen de kendi krallığında bu bilgelik ile halkına huzur verebilirsin.”

Kral Murat, masalın derinliğine daldı. Masalı dinledikçe, halkının kaygılarının ve kaybolan huzurlarının, içsel bir boşluktan kaynaklandığını fark etti. Yalnızca maddiyatla değil, halkına içsel huzuru ve bilgelik yolunu gösterecek şekilde liderlik yapması gerektiğini anladı.

Ertesi gün, Kral Murat halkına toplandı ve çobanın masalını onlara anlattı. “Gerçek huzur, kalbimizde ve içsel bilgelikte saklıdır,” dedi. “Hep birlikte, altın arayışı yerine iç huzurumuzu bulmalıyız.” Krallık, zamanla iç huzuru buldu ve herkes, zenginlikten değil, sevgiden ve paylaşmaktan gerçek mutluluğu buldu.


Masalın Mesajı: Gerçek zenginlik, dışarıdaki parıltılarda değil, içsel huzurda ve kalbimizde gizlidir. Sabır, sevgi ve bilgelik, her türlü kaygıyı yenmek için yeterlidir.

Evet çocuklar, masalımız burada bitiyor. Siz de Binbir Gece Masalları kategorisinde bir masal yazıp bize gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uykuya dalacak.

Kral Murat ve Bilge Coban 2

Masal Abisi

Masal Abisi Olarak Değerli Okuyucularımıza Özgün ve Kaliteli Masallar Okuyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu